Yurt dışı tecrübesi kesinlikle kişiyi konfor alanından çıkarıp olgunlaştıran, geliştiren, kişinin özgüvenini ortaya çıkaran çok önemli bir deneyim. Kişinin tanımadığı, bilmediği, alışkın olmadığı, tatmadığı bir çok yenilik, kültür, tat, yaşam tarzı bu sayede en iyi şekilde öğrenilip deneyimleniyor.
Yurt dışı tecrübesi bana önce kendimi, sonra başkalarını daha iyi tanımayı öğretip, hayatta tam olarak ne istediğimi daha iyi anlamamı sağladı. Yurt dışında okumak ise yukarıda sıraladıklarımı daha uzun vadede deneyimlemenin en basit yolu.
Farklı bir eğitim sisteminin içerisine girip, orada başarı elde etmeye çalışmak bana kesinlikle daha geniş bir perspektif, yeni diller, geniş bir sosyal ağ ve dünyanın her yerinde geçerli akredite bir diploma kazandırdı.
Yurt dışında dil eğitimi alma kararım zorlu ama bir o kadar da keyifli bir maratona girdiğimi kabullenerek başladı. Daha önce yalnız yurt dışına çıkmadığım için bu değerli ve anlamlı süreçte önceleri biraz tedirginlik yaşadım. 22 yaşındaydım ve lisans eğitimime ara verip, IELTS sınavına hazırlanma kararı almıştım. Sınavda başarılı olmak ve yabancı dilimi geliştirmek üzere İngiltere’nin en güzel şehirlerinden Brighton’ı seçtim.
Doğru adresi seçtiğimi anlamam uzun sürmedi. Yardımsever ve cana yakın insanlar, sosyal ve kültürel pek çok şeceneğin sunulduğu bir şehir, ve sınavıma tam performansla odaklanmamı ve başarmamı sağlayacak bir okul ve ortam… Bu süreçte aile yanında kaldım ve 7/24 yabancı bir hayatın içerisindeydim. Dil öğrenmek ve pratik yapmak bir yana, yepyeni bir kültür de öğrendim.
İnsanın geleceğine yapabileceği en güzel yatırımlardan biri. Donanım kazanıp, hayatınızı şekillendirmenize büyük katkı sağlıyor.
Lisans eğitimime Türkiye’de başlayıp, eğitimimi İngiltere’de University of Exeter’da tamamladım. Bu sayede iki ülkenin eğitim sistemlerini kıyaslama fırsatı buldum ve eğitim sistemleri arasında çeşitli farklar olduğunu gördüm.
İngiltere’de almış olduğum eğitim, öğretmenin standart ders akışı ve anlatımından çok öğrencinin verilen bilgi ve materyaller üzerinden çıkarım yapması ve bilgiye, araştırma sonucu doğru kaynaklar üzerinden ulaşarak öğrenmesi üzerine temellendirilmişti. Yani bir bakıma, temelde öğretilen şey, “yorumlama” ve “doğru bilgi ve kaynağına ulaşma” idi. Bu yöntemin öğrencilere sorgulamayı aşıladığını ve kendi düşüncelerini akademik temellerle savunmaları konusunda fayda sağladığını gördüm.
Üniversite hayatım sonrasında, vizyonumu genişletip kendi girişimimi kurdum ve halen devam etmekteyim.
Amerika’da ve İtalya’da olmak üzere 2 sene yurt dışı tecrübem oldu. Bu süreçte, etrafımda benimle aynı dili konuşan ve aynı kültürden gelen kimse olmadığı için hem yeni insanlarla iletişim kurma cesareti gösterebildim hem de İngilizce ve İtalyancayı iyi seviyede öğrenme fırsatım oldu.
Kendi ayaklarım üzerinde durarak ve kendi problemlerimin sorumluluğunu alarak hayata genç yaşta hazırlanmamın ne kadar önemli olduğunu yıllar geçtikçe daha iyi anlıyorum. Üstelik aradan seneler geçmesine rağmen her iki ülkede de gidebileceğim insanların olması paha biçilemez bir duygu. Tüm bunların dışında, bugüne kadar başvurduğum işlerde, yurtdışı tecrübem olduğu için dil bilen, sosyal, uyumlu ve başarılı bir kişi olarak karşılandım.
Her insanın yurt dışını deneyimlemesi gerektiği inancındayım çünkü hayatınıza yepyeni bir perspektif kazandırıyor.
Yurt dışı tecrübesi dünya vatandaşı olma yolunda atılan en önemli adımlardan biri olarak düşünülebilir. Ziyaret edilen ülkenin dilini günlük hayatta kullanarak öğrenme ve pekiştirme fırsatını sunmasının yanı sıra kültürlerarası iletişim yetkinliğini geliştirmek için gerekli koşulları sağlar.
İskandinav ülkelerinde geçirdiğim sürede konfor alanımdan çıkarak farklı kültürlerle tanıştığımda ve arkadaşlar edindiğimde, bunu kendim de deneyimleyerek kültürlerarası iletişimimi geliştirmeye başladığımı fark etmiştim. Bunun yanında, iletişim kurma zorunluluğundan ortak dil olarak kullandığımız İngilizce, sonrasında ilgi alanım haline gelerek şu an yaptığım mesleğime önemli faydalar sağladı.
“Work and Travel” tecrübesi ile kendi ayaklarım üzerinde durabildiğimi fark ettim. Yabancı bir ülkede tek başıma çalışarak hem geçimimi sağladım, hem gezdim, hem de okulda öğrendiğim dil bilgisini pekiştirme ve yerinde pratik yapma fırsatı yakaladım. Birkaç gün sonra tahmin edemeyeceğim kadar akıcı şekilde İngilizce konuşurken buldum kendimi.
Farklı bir kültüre ayak uydurmaya çalışarak hayata bakış açımı değiştirdim. İnsanların daha saygılı, neşeli ve özgür olduğunu gördüm ve hayatın da aslında bu şekilde yaşanması gerektiğini anladım. Mutlaka her gencin özellikle okul hayatı süresince yurt dışında eğitim alması ya da “Work and Travel” gibi bir programla çalışarak bu tecrübeyi edinmesi gerektiğini düşünüyorum.
Genç yaşta, aile ve iş hayatına atılmadan önce, daha özgür ve sonsuz bir yurt dışı tecrübesi edinilebileceği görüşündeyim.