Zaman Yönetiminde Nasılsınız?
Kurumsal eğitimlerimde kurumun ihtiyaç listesinde, koçluk hizmetlerimde ise bireylerin gelişim konularında yer alan, genel olarak her kesimden insanın ortak konusu: “Zaman Yönetimi”. Hatırlıyorum da bir zamanlar yöneticimizin tüm müdürlere armağan ettiği kitabın konusu da buydu. Yani her yöneticinin kalbinde yatan aslan, ekibinin zaman yönetiminde gelişmiş olmasıdır diyebiliriz.
Konuya girişte size, Stephen Covey’in, Zaman Yönetimi konusunda, “Büyük Taşlar” isimli videosunu önermek isterim.
Kişisel gelişimi, insanın olmak istediği versiyonunu yaratması olarak tanımlayabiliriz. Zaman yönetimi ise bu versiyonumuzu yaratım sürecimize hizmet eden önemli bir konu ve pek çok konuyla ilişkilidir; algımız, dil-düşünce yönetimi, hedef belirleme, planlama, önceliklendirme, ajanda kullanımı, yazılı çalışma, mükemmellik, yaratıcılık, çözüm odaklılık, öngörü, sorumluluk bilinci, esneklik… Bunlardan öne çıkanları paylaşayım;
- Zamanı nasıl algıladığımız çok önemli. Neyi nasıl algılıyorsak ona göre davranıyoruz. Yıllar önce KPSS sınavlarına hazırlanan bir öğrenciye koçluk yaparken deneyimlemiştim. “Sınava çok az kaldı” diyordu. “Sınav ne zaman?” diye sorunca “9 ay sonra” demişti. “Bugünden o güne ne kadar olduğunu, çocuklar gibi iki elinin arasında mesafe olarak gösterir misin?” dediğimde iki eli arasındaki mesafe 10 cm kadardı. Gösterdiği 9 ay algısıyla zamanı yönetmesi hiç de kolay değildi…
- Zaman yönetimi konusunda, dil ve düşünce kalıplarımızda zaafiyetlerimiz var. Herkesin dilinde; “zaman yok”, “zaman yetmiyor”, “koşuşturmaca”… Oysa istediğimiz her şeye zaman yaratabileceğimizi biliyoruz ve bunu kendimize bile itiraf etmeyip, arkasına saklanacak bahane olarak kullanıyor, sonra da kendi yarattığımız bu sarmalda kalıp, bundan bir de şikayet ediyoruz. Büyük ironi…
- Yapmak istediğimiz çok şey var. O zaman hedeflere ihtiyacımız var. Yarın masamıza oturduğumuzda neler yapacağımıza dair ya da bu hafta sonunu nasıl geçireceğimize dair hedeflerimiz, planlarımız, önceliklerimiz olmalı. Uzun yapılacaklar listemizden, acil ve önemlileri seçme becerisi geliştirmemiz önemli. Neye göre acil ve önemli? Hangisi sizin için daha anlamlı ve değerliyse, o daha acil ve önceliklidir. Ve buradan da anlam ve değerlerimi keşfetmeye, nelere hayır, nelere evet demeye doğru ilerlemek…
- Ajanda kullanımı ve yazılı çalışma kültürümüzü geliştirmeye de ihtiyacımız var. Yazarak hem hedef koymuş, planlamış, önceliklendirmiş oluruz, hem de bir anlamda beynimizi programlamış oluruz. İster klasik, ister teknolojik boyutta olsun, yeter ki yazarak olsun!
- Mükemmellik çıtamızın yüksekliği de zaman yönetiminde zorluk yaratıyor. Sırf bu yüzden ertelemeler, vazgeçmeler yaşıyoruz. Böylece iyinin önündeki en büyük engel mükemmellik oluyor. Oysa kaynaklarımızı optimum kullanmayı, iktisat derslerinden biliriz. Mükemmelliyetçiliğimi törpülerken şöyle bir benzetme yapmıştım; misafirim var, acıkmış, ben ise 40 kat yufka açıp en mükemmel baklava-börek yapmanın derdindeyim; misafirim açlıktan bayılmış, ben ise şahane bir baklavayı servis etmenin hala son dokunuşlarındayım… Komik ama bunu yapabiliyoruz.
Zaman yönetiminde en sevdiğim sözlerden biri Tolstoy’un şu sözüdür; “Hepimiz kaybettiğimiz ya da ulaşamadığımız her şey için zamanı suçlarız. Oysa unutmayın ki, zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız…” Bunun yerine zamanla dost olmayı seçelim!
Çakır Dilek Yunar