09 Nis

Sağır Kurbağa Misali…

Sağır Kurbağa Misali…

Toplumsal zaafiyetlerimizden birinin yabancı dil öğrenmenin zor olduğuna inanmamız olduğunu düşünüyorum. Ve bunu size bir örnekle açıklamak istiyorum. Çevremde yabancı dil öğrenmek isteyen, bunun için emek harcayan, adımlar atan ya da isteme düzleminde kalan pek çok insan tanıyorum. Bu konudaki hikayem ortaokul yıllarıma dayanıyor. Çalışkan öğrencilerdendim; o yıl ilk defa ingilizce dersi görmeye başlamıştık ve sınavdan 10 üzerinden 4 almıştım; üzgündüm. İngilizce öğretmenim şevkatle yanıma gelmiş ve üzülmemem gerektiğini, belki de yabancı dile yeteneğimin olmadığını söyleyerek, beni teselli etmek istemişti. Ben de konunun otoritesi kabul ettiğim öğretmenimin beyanına teslim olmuş, yeteneğimin olmadığını sorgulamadan kabul etmiş, hedefimi dersten geçmek olarak değiştirmiştim. Sonrası malumunuz… Üniversite ve iş hayatım boyunca beni yoran, eksikliğini hissettiğim açık bir dosyam olmuştu… Aynı konu yapılacaklar listemin baş köşesinde de duruyordu… Ne zamana kadar? Ta ki hayat arkadaşımın bir gün “Var mısın senin şu hayalini gerçekleştirelim?” demesine kadar. Yarım asırı devirdiğimiz yaşlarımızda, yurt dışında bir yabancı dil eğitimine gidip gelinceye kadar.

Yabancı dil öğrenmeye dair sizin hikayeniz nasıl? Hikayenizde kimler ve neler, pozitif ya da negatif yönde rol aldı, hatta rol almaya devam ediyor?

Koçluk Programlarımızda “İnsanın sınırı nedir?” diye kullandığımız güçlü bir sorumuz vardır. Şimdi sizi, bu yeni pencereden bakarak düşünmeye davet ediyorum: Sizce insanın, başka bir deyişle sizin, sınırınız nedir? İnsanın sınırı, düşüncelerinin ve hayallerinin sınırıdır. Yukarıdaki hikayemle ben, inancımın, düşüncemin, hayallerimin sınırına takılmıştım. Oysa bir konuda ortalamanın ya da genelin dışına çıkanlar bu konuda sınırı olmayan ya da sınırlarını genişleten insanlardır. Birileri yapıyorsa ben de yapabilirim, hatta hiç kimse yapamasa dahi bunu ilk yapan ben olabilirim diyenlerdir. Tek sınırın kendimiz olduğunu bilir ve fark edebilirsek, sınırları aşabilir ve başarabiliriz.

Sağır kurbağa hikayesi buna güzel bir örnektir. Kurbağalar arasında, bir kulenin tepesine çıkma yarışı düzenlenmiş. Diğer kurbağalar seyretmek üzere toplanmış ve yarış başlamış. Seyirciler, yarışmacılardan hiç birinin kulenin tepesine tırmanamayacağına inanıyormuş ve aralarında ‘’zavallı kurbağalar, hiçbiri bunu başaramayacak‘’ diye konuşuyorlarmış. Nitekim kulenin tepesine ulaşamayan kurbağalar teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi büyük bir gayret ile kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını sormuşlar ve o anda farkına varmışlar ki; kuleye çıkan kurbağa sağırmış!

Sağır kurbağa misali, düşünce ve hayallerimizin sınırsızlığında isteklerimize ulaşacağımız günlerimiz olsun!

Çakır Dilek Yunar